Türkiye, 1963’te Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Ankara Anlaşması’nı imzalayarak AB ile resmi ilişkilerini başlattı. 1999’da aday ülke statüsü kazanan Türkiye, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başladı. Ancak süreç, siyasi ve ekonomik nedenlerle defalarca kesintiye uğradı.

Özellikle Kıbrıs meselesi, insan hakları ve demokratik reformlarla ilgili eleştiriler, müzakere sürecinin yavaşlamasına neden oldu. Son yıllarda ise AB ile ilişkiler, göç anlaşması ve enerji iş birliği gibi konular üzerinden ilerledi.

Polonya, uzun süredir Türkiye ile güçlü ilişkiler geliştiren AB üyelerinden biri. Özellikle savunma ve ticaret alanlarında Türkiye ile iş birliğini artıran Polonya, Ankara’nın NATO içindeki rolüne de büyük önem veriyor.

Tusk’un açıklaması, AB içinde Türkiye’nin üyeliğini destekleyen ülkelerden biri olarak Polonya’nın pozisyonunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Polonya, Türkiye’yi AB’nin güvenliği açısından kritik bir partner olarak görüyor ve üyeliğin Avrupa için stratejik bir kazanım olacağını düşünüyor.

Türkiye, Avrupa’nın güvenliği, enerji arzı, savunma iş birliği ve göç yönetimi gibi birçok konuda vazgeçilmez bir aktör. Polonya’nın desteği, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda yeni bir diplomatik açılım sağlayabilir. Ancak bu sürecin hızlanması için AB içerisindeki diğer ülkelerin de benzer bir tavır alması gerekiyor.

Önümüzdeki süreçte, Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl şekilleneceği ve Polonya’nın bu desteğinin Avrupa’da nasıl yankı bulacağı büyük merak konusu.