Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yıllardır süregelen siyasi anlaşmazlıklar, ekonomik yaptırımlar ve Doğu Akdeniz’deki gerilimler, taraflar arasındaki iş birliğini zorlaştırdı. Ancak NATO Genel Sekreteri Rutte’nin çağrısı, AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir döneme işaret edebilir. Son dönemde Türkiye’nin arabuluculuk çabaları, savunma sanayisindeki ilerlemeleri ve enerji güvenliği konusunda sunduğu alternatifler, Avrupa’nın Ankara ile daha yakın bir ilişki kurmasını gerektiriyor.

Son yıllarda Türkiye, NATO’nun en kritik operasyonlarında etkin rol oynadı. Karadeniz’de Montrö Sözleşmesi çerçevesinde dengeyi sağlayan Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında barış müzakerelerine ev sahipliği yaptı ve tahıl koridoru anlaşmasında kilit bir aktör oldu. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin savunma sanayisindeki gelişmeleri, özellikle insansız hava araçları alanındaki başarıları, NATO’nun savunma kapasitesini güçlendiren faktörler arasında yer alıyor.

Türkiye, Avrupa’nın güvenliği açısından vazgeçilmez bir aktör olmaya devam ediyor. Göç krizinden terörle mücadeleye, enerji arz güvenliğinden askeri iş birliğine kadar birçok alanda Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. Rutte’nin çağrısı, NATO ve AB ilişkilerinde yeni bir sürecin kapısını aralayabilir. Ancak bu süreçte Türkiye’nin çıkarlarını koruyarak, stratejik önemini daha da artırması kritik bir konu olmaya devam edecek.